14 Ekim 2014 Salı

Soğuk Füzyon Gerçek Mi?

cold-fusion-e-cat

Akademik çevrelerde pek ciddiye alınmayan soğuk füzyon konusunda ciddi gelişmeler olabilir.

Küçük bir çekmece dolabı büyüklüğündeki bir cihazdan, yarım gram hidrojen kullanarak, yüzlerce megawatt enerji elde ettiğinizi düşünün. Radyasyon yok, kirlilik yok, herhangi bir tehlike yok! İşte bir mühendis olan Andrea Rossi tarafından geliştirilen E-Cat adlı cihazın bizlere vaat ettiği tam olarak bu!
Tabii Andrea Rossi bu konuda çalışan ilk kişi değil, soğuk füzyon tabir edilen düşük enerjilinükleer reaksiyon (Low Energy Nuclear Reaction – LENR) konusu belki de elli yıldır devamlı kaynayan bir kazan diyebiliriz. Bu konuda devrim yaptığını söyleyen pek çok insanın çalışmalarının ya dolandırıcılık girişimi, ya da basit hesap hataları olduğu defalarca ortaya çıktı.
Bu yüzden akademik çevreler bu konuya gayet şüpheci yaklaşıyorlar. Nitekim E-Cat projesi Andrea Rossi tarafından ilk defa ortaya çıkarıldığında da benzer bir yaklaşım görmüştü. Ancak geçen zaman içinde Rossi tarafından yapılan açıklamalar, en sonunda projenin bağımsız bir grup tarafından denetlenmesini gündeme getirdi. Bu denetleme çalışması İsveç ve İtalya kökenli, konularında tanınmış altı uzmandan oluşan bir ekip tarafından yapılmış.
Sonuçlar beklendiği gibi değil! Uzmanlar bir aydan fazla bir süre bu teknolojiyi çok yakından inceledikten sonra oluşturdukları raporda, bunun bir sahtekarlık girişimi olmadığını açıklamışlar. Bu sistemde nükleere benzeyen bir reaksiyon olduğu ve ortaya yüksek miktarda enerji çıktığı ifade ediliyor. Ancak uzmanlar yine de tedbirli davranıyor ve konu üzerinde daha fazla araştırma yapılmasını tavsiye ederek raporu bitiriyorlar.
Eğer nükleer fizikten anlıyorsanız, Lugano Raporu adı verilen bu rapora buradan erişebilirsiniz. İşin ilginç tarafı, rapor yayınlandıktan sonra bir büyük bankanın hemen indirmiş olması, ardından da petrol tahvillerinde bazı dengesizlikler baş göstermiş. Ayrıca Glasgow Üniversitesi’nin de rapor yayınlandıktan sonra petrol tahvillerini tamamen sattığı söyleniyor. Tabii bunlar söylenti ya da rastlantı olabilir, ama insanın içine kurt düşmüyor değil!

7 Eylül 2014 Pazar

Bilim, Beyinden Beyine Sözlü Mesaj Yollamayı Başardı

Bilim, Beyinden Beyine Sözlü Mesaj Yollamayı BaşardıDünyanın en popüler efsanelerinden olan telepati yeteneği, bilim sayesinde bir adım daha gerçeğe yaklaştı.ABD ve İsrail'den araştırmacı bilim insanları, iki insan beyni arasında doğrudan veri aktarılmasını gerçekleştirdi.

Geleneksel olarak yapılan yöntemlerin aksine, (sözlü ya da yazılı kullanılmayan) veri alışverişi aralarında 5000 km mesafe bulunan denekler arasında gerçekleştirildi. 28 ve50 yaş aralığında olan 4 denekten de başarılı sonuçlar alan yöntem, deneklerin kafa derisine yerleştirilen elektrot sayesinde mesajın algılanması ile başlıyor. 5000 kilometreötedeki alıcıya internet üzerinden ulaştırılan veri,elektromanyetik indüksiyon yöntemi ile mesajı alacak kişinin beynine işleniyor.

Hiçbir şekilde cerrahi müdahele bulunulmayan bu yöntem, internetin, insanoğlunun sanki bir sinir uzantısıymış gibi işlev görmesine ön ayak oldu. Kişisel iletişim açısından baktığımızda devrim yaratacak bir araştırma olduğunu düşündüğümüz bu yöntemin, birbirimizi daha iyi anlamamıza ve farklılıklarımızı kabullenmemize vesile olmasını ümit ediyoruz. (gidipte bilim insanına "acaba şu kız hoşlanıyor mu benden, bi öğrensek ya" tarzında cümleler kurup bu yöntemi kullanmak aklınıza şimdiden gelmeye başladı, değil mi? bizde işte böyle çalışıyor mekanizma)

18 Temmuz 2014 Cuma

Megapixel (MP) Nedir ? Kamera seçerken neye dikkat edilmeli ?

Piyasada telefon alırken dikkat ettiğimiz şeylerden biride kameradır kaç mp  çekiyor ne kadar kaliteli ? gibi aklımızda birkaç soru vardır , bende buna değinmek istiyorum.

Kesinlikle burada  megapixel (mp) önemli değil önemli olan  kamerayı yönettiğiniz yazılım ve kameradaki sensör donanımı  peki mp ne işimize yarar.?

Mp görüntü boyutudur açıklamak gerirse eğer  bir fotoğraf hayal edin bu fotoğrafta 1 milyon yan yana dizilmiş kareler var bu kareler bir fotoğraf da ki ayrıntıyı görmenizi sağlar fotoğrafı büyüttüğünüz de alandaki kare sayısı azalır ve kareler büyür büyüdükçe görüntüde bulanık olmaya başlar nedeni de karelerin  azalması yani görüntü boyutu burdan geliyor 10 mp ve 5 mp aynı kalitede bir fotoğrafı orijinal boyutuyla bir kağıda yazdıralım hangisi daha ayrıntılı olur sizce boyutu büyük olan değil mi ?

Kareler bir fotoğrafı netliğini veya renk kalitesini belirtmez kareler fotoğraf boyutunu fotoğrafa yakınlaştığınızda ki ayrıntıyı belirler 

Örneklerle açıklarsak 100 metre uzaktaki adamı kameradan 10mp 5mp şeklinde ayarlayıp çekiniz ve her iki fotoğrafı incelediğimizde 5 mp fotoğrafta adamın daha bulanık oldugunu görürsünüz yani 10mp de çektiğinizde adamı görüntüdeki 100 kare ile incelersiniz 5mp de ise 50 kare tıpkı yap boz gibi 

Mp değeri neyi ifade eder ?

megapixel aslında mega ve pixel kelimelerinin birleşmesiyle meydana gelmiştir mega kelimesi büyüklüğü ifade eder pixel ise kareleri 





7 Haziran 2014 Cumartesi

Tayland da kablosuz elektrik iletimi başlıyor

Bir zamanlar Tesla’nın hayali olan kablosuz elektrik iletimi gerçek oluyor. Tayland Enerji Bakanlığı, pilot bölge olarak seçilen Bangkok’ta kablosuz elektrik iletimi gerçekleşeceğini duyurdu. Ayrıntılar haberimizde.

Nikola Tesla’nın belki de en büyük hayali elektriği kablosuz iletebilmekti. 1901-1905 yılları arasında Wardenclyffe kulesinde dünyanın iyonosfer katmanını kullanarak yaptığı çalışmalar başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Tayland, Tesla’nın fikirlerinin önderliğinde kablosuz elektrik iletiminde yaşanan sorunları büyük oranda ortadan kaldırmayı başardı.

Aslında günümüzde elektriği kablosuz olarak kullanıyoruz ancak bu sadece milimetrikmesafeler arasında gerçekleşiyor. Kablosuz elektrik iletiminin günümüzde yapılamamasının nedeni, ortamda bulunan canlılara zarar verilme olasılığı ve verim kaybının çok yüksek olmasıdır.



Tayland Enerji Bakanlığı, rezenatörler ve transformatörler yardımıyla bu sorunun üstesinden gelmeyi başardı. Rezenatörler ile elektrik iletimi, sadece alıcı ve verici arasında gerçekleşiyor. Bu sayede ortamda bulunan diğer maddelere bir zarar gelmiyor.


Pilot bölge olan Bangkok’ta başlayacak olan kablosuz elektrik iletiminin kısa sürede tüm ülke geneline yayılması hedefleniyor.

Bangkok Elektrik Kurumunun yaptığı açıklamada, bu yeni sistemin günlük hayatta kullanılanelektronik cihazların şarj edilmesinde kolaylık sağlayacağını duyurdu.

6 Haziran 2014 Cuma

Nikola TESLA |Dünyayı Degiştiren Adam


1910'ların başında bir gün cebinde ufak bir cihaz olan orta yaşlı bir adam New York'un Wall Street'inde, tamamlanmamış, çelik konstrüksiyon halinde bulunan bir inşaata girdi. Cihazını çelik kirişlerden birine bağladı. Bir süre bir takım ayarlar yaptı.

02 Haziran 2014, 16:17Cihaz çalıştıktan az sonra çelik yapı gıcırdamaya ve sallanmaya başladı. Sallantı öyle bir hal almıştı ki, inşaat işçileri panik içinde en alt kata koşuşturdular. Az sonra polis de gelince, adam cihazı cebine koydu ve binadan ayrıldı. Görgü tanıkları, sallantının on dakika daha sürmüş olması halinde binanın çökeceğini söylüyorlardı.

Aynı adamın 15 yıl önce yanlışlıkla New York'taki bir çok bloğu içine alan bir mahalleyi de salladığı da rivayet edilir. Hatta o zaman polisin, laboratuarına baskın yaptığında bir nevi osilatör olarak adlandırılabilecek cihazın bu kişi tarafından balyozla kırıldığı ve polise teslim edilmediği iddia edilirdi.

İnsanlığı ilgilendiren çok önemli buluşlara imza attığı halde ismi bilim dünyası tarafından adeta aforoz edilerek hakkı yenilecek olan bu kişinin adı Nikola Tesla'dır. Bilimsel literatürde, Manyetik Rezonanslı "MR" cihazlarının manyetik alan gücünü gösteren güç terimi Tesla olarak ifade edilirken ismi anılan bu bilim adamının imzasını attığı buluşların sayısının 800 adet patent altında olduğunu söylersek Tesla'nın bilim dünyasındaki gösterilmeyen, bir anlamda yok sayılan yerini vurgulamış oluruz.

1856'da Avusturya-Macaristan vatandaşı olarak Hırvatistan'da doğan Tesla, Graz'daki Bilim Akademisi'nde fizik, mekanik ve matematik okudu. 1884 yılında ABD'ye göç etti ve Thomas Edison'un yanında çalışmaya başladı. Edison, o sıralar doğru akım üzerinde çalışıyordu. Ancak doğru akımın pratikte elektrik enerjisi olarak evlerde ve sanayide kullanılmasının teknik olarak uygun olmaması, Tesla'yı alternatif akım gibi başka bir elektrik gücünü araştırmaya itti. Geliştirdiği transformatörler ve jeneratörler ile bunu üretim iletişim hatlarıyla sevk etmeyi başardı. Bu enerjinin kullanımı için de elektrik motorları icat etti. Bundan sonra Nikola Tesla'ın birbirinden ilginç buluş ve araştırmaları ard arda sürdü.

Günümüzdeki neon ampullerinin benzeri floresan ampullerini buldu ve Niagara Şelalesi üzerinde kurulan dünyanın ilk hidroelektrik santralinin üzerindeki imza yine "Tesla" idi. Otomobillerde kullanılan ilk takometreyi icat etti. Westinghouse firması ile anlaşıp elektrik üretimine başladı. Sanayici J.P. Morgan'ın desteği ile, bir anlamda bedava enerji sayılabilecek ve yeryüzü çevresindeki iyonosfer ve ether tabakalarından elde edilebilecek enerji ile bütün dünyaya, kablosuz yayın ile telefon ve telgraf hizmeti verecek olan sistemi kurdu. Ancak sonradan enerjinin bedava alınacağı ve kendisinin diğer enerji kaynaklarının para etmeyeceğini düşünen Morgan, Tesla'dan desteğini çekti ve Tesla hem mali sıkıntıya girdi, hem de bütün dünyada "çatlak" olarak kabul edilmeye başlandı. Halbuki Marconi tarafından icat edildiği söylenen radyoyu da Tesla, Marconi'den on yıl önce tescil etmiş ve patentini almıştı. Nitekim bu buluşu öldüğü 1943 yılında ABD Yüksek Mahkemesi tarafından kabul edildi.

Tesla, manyetik dalga üzerindeki çalışmalarını öyle boyutlara getirdi ki, 1899'da Colorado Springs'deki laboratuarında elde ettiği elektrik enerjisini havadan dünyanın öbür ucuna gönderdi, dalgalar geri gelince bunlara bir miktar daha enerji yükleyerek tekrar gönderdi ve sonuçta 40 metrelik dev bir şimşek elde edildi. Bu şimşeğin gürültüsü 35 kilometre öteden işitilmişti. Yine Tesla, Birinci Dünya Savaşı esnasında Alman Denizaltıları'nın yerini saptamak için radar dalgalarını bulmuşsa da zamanın Amerikan Deniz Kuvvetleri'ne bu öneri saçma geldiği için, radar cihazı 25 yıl gecikmeli olarak bulundu. Tesla'nın 1930'da icat ettiği söylenen ve 200 kilometre ötedeki bir uçağı düşürebilecek elektromanyetik şua gönderen top konusu ve bununla ilgili çalışmalar, acaba 1943'de Tesla ölünce evini basan FBI'ın Tesla'nın bütün evraklarına el koyması sonucu bugüne kadar hangi aşamada değerlendirildi, bütün bunlar da birer muamma. Yine, halen ABD mercilerince "çok gizli doküman" olarak saklandığı ileri sürülen belgelerin çok azının sonradan ailesine teslim edilmesi de bu muammaları derinleştiriyor.

ÖLDÜRÜCÜ OLMAYAN SİLAHLAR

"Körfez Savaşı sürerken CNN Televizyonu'nun canlı yayını esnasında oluşan bir sorun, konuyla ilgilenen uzmanları uzun bir süre meşgul etmişti. Bir CNN muhabiri Irak'ta beton bir sığınağın önünde çekim yaparken, atom bombasına bile dayanabilecek bir yapıda olan sığınağın üzerinde 30 saniye kadar, kenarlarında garip cihazlar olan bir Amerikan helikopteri asılı kaldı. Yayında helikopterin motor gürültüsünden başka hiçbir şey duyulmuyordu. Aniden hava, ses ve titreşim geçirmeyen Alman malı sığınağın kapısı açıldı ve ellerini havaya kaldırmış olan Iraklı askerler suratlarında gülümseme ifadesiyle gözüktü." Daha sonra yine birtakım uzmanlarca yapılan yorum, bu helikopterin ELF-maximum miktarda düşük frekanslı, mobil HAARP Teknolojisi teçhizli olduğuydu.

Yıllardır, "Pax Americana"yı (ABD'nin günümüzde dünya etrafında uyguladığı, içine askeri güç gösterisinin de dahil olduğu sisteme verilen ad) dünyaya yerleştirmeye çalışan ABD'nin bu iş için nükleer silahların da ötesinde daha güçlü sistemler araştırdığı söyleniyor. Bunlardan en önemlisi olarak nitelendirilen HAARP Projesi'nin (High Frequency Active Auroral Resarch Project-Aktif Yüksek Frekanslı Aurora Araştırma Projesi) ABD Deniz ve Hava Kuvvetleri'nin Kuzey Alaska'da Fairbanks Üniversitesi'nin katkılarıyla sürdürüldüğü iddia ediliyor. Öldürücü Olmayan Silahlar serisinin en iddialı ve etkin sistemlerinden olabilecek bu projeyle, ELF (Yüksek frekans) ışınları, iddia edildiği üzere 100 Gigawat (100 milyar Watt) civarında toplam bir gücü geniş alanlı anten ve vericilerle gönderilebilmektedir. Alaska'daki Anchorage'in kuzey doğusunda bulunan bu gizli tesis, Kuzey Kutbu'na yakın olması nedeniyle dünyanın cekim alanının en yoğun olduğu yerlerden biri ve iyonosfer tabakasına elektrik yükünü yüksek yoğunlukta yayabilme özelliğine sahiptir. Ayrıca burada HAARP jeneratörlerinin gereksinimini karşılayacak doğalgaz da petrol kuyularının yan ürünü olarak bol miktarda elde edilebilmektedir. İnsanlık tarafından yapılmış en güçlü "Yüksek Frekans Vericisi" olan HAARP'ın 200 kilometre yüksekliğe, İyonosferin "F" tabakasına gönderdiği elektrik yükü İyonosferde absorbe edildikten sonra ELF (çok düşük frekanslı) dalgalar olarak geriye döndüğünde bu elektromanyetik dalgaların oluşturduğu alanların, canlı sistemler üzerindeki etkilerinin son yıllarda özellikle askeri ve bilimsel çevrelerce değerlendirildiği de söylenmektedir. Alaska'daki bu tesisin benzerinin bazı eski Sovyet OTH-Radar üslerinde, Norveç'deki Trömse (Alman Max-Planc Enstitüsü'nce işletilmekte) ve Porto Rico'da da olduğu iddia edilmektedir. Dünyada 640 kadar HAARP anteni bulunduğu da tahmin edilmektedir.

Nikola Tesla'nın 100 yıl önce bulduğu prensiplerle çalışan bu silah sistemleri bir çok ilginç alana uyarlanabiliyor. Bundan yüz yıl kadar önce koca bir mahalleyi sallayabilen, uzaktan kumandalı taşıt aracı geliştirmiş olan veya atmosferden elde ettiği enerjiyle bedava cihaz çalıştırabilen Tesla'nın buluşları, bugün eğer tek bir gücün elinde olursa ve daha da geliştirilip yaygınlaştırıldıklarında, bir kölelik devrini başlatabilecektir.

SİLAHLAR VE ETKİLERİ

Tesla prensipleri doğrultusunda geliştirilen araçların şu özellikleri olabileceği ve bunlarla şu olanaklar sağlanabileceği söyleniyor;

Ultra Kısa Dalga ve ELF dalgalı cihazların 2.000 kilometre öteden insanları etkileyebileceği, mide bulantısı ve kusmaya yol açacağı ve yön tayini duygularını etkileyeceği söyleniyor.

Bunların yaydıkları elektromanyetik dalgaların KİS (Kitle İmha Silahları) kullanmadan düşman elektronik sistemlerini felç edebileceği iddia ediliyor.

Yine, Tesla'nın prensibiyle, Amerikalı Albay T.E. Bearden, Fizikçi Sidney Hurwitz ve G. Obelensky buldukları bir cihazla 300 metre yarıçapındaki bir alanda bulunan metallerin yoğunluklarını ciddi ölçülerde arttırabilmişlerdir. Böylelikle düşman mühimmatının yoğunluğu değiştirilip birkaç misli ağırlaştırmak ve mühimmat hedefe gelmeden patlatmak olası olabilmektedir. Bu konu füze savar sistemleri için son derece önemli olacaktır.

İyonosfer tabakası, kendi haberleşme sistemi bozulmadan, karşısındakinin haberleşmesini, hatta küresel haberleşmeyi bozacak şekilde etkilenebilmektedir.

MR cihazı kullanır gibi yerkürenin kilometrelerce altının röntgenini çekmek ve yer altı askeri tesisler ile doğal kaynakları saptamak olasıdır.

İnsanların bilinçlerinin etkilenmesi mümkün olabilecektir.

Küresel meteorolojik değişiklikler yaratmak mümkün olabilecektir.

Haberleşme ve casus uyduların imhası mümkün olabilecektir

Dünyanın çok uzak köşelerindeki TV, radyo ve haberleşme sistemlerini etkilemek mümkün olabilecektir.

Bilgisayar sistemleri, disketler ve donanımların uzaktan tahribi olası olabilecektir.

Biyolojik olarak, hayvanların iletişim, üreme ve oryantasyon mekanizmalarının etkilenmesi, canlıların temel DNA kopyalanmasının etkilenmesi mümkün olabilecektir.

EISCAT denilen birbiriyle bağlantılı hale getirilebilen bu çeşit HAARP istasyonlarının birbirleriye bağlantılı ve bağımsız çalışabilmeleri ve bütün bunların kontrolü olasıdır. Bu birlikte çalışabilir olmanın insanlık için sonuç ve boyutları da düşündürücüdür. Bu düşündürücülük, söz konusu elektromanyetik dalgaların spesifik amaçlara yönelik olarak yalnız anten vasıtasıyla değil, uydular ve kablo ağıyla da gönderilmesiyle önem kazanmaktadır. Ama bireyler üzerinde olası olan ve yukarıda değindiğimiz fiziki ve ruhsal etkilerini sağlamada günümüzde çok önemli bir enstrüman daha vardır ki tehlikenin boyutları bu noktada akıl almaz ölçülere ulaşmaktadır. O da hemen hepimizin taşıdığı cep telefonlarıdır. Tesla'nın buluşlarının kötü niyetliler tarafından bireylere intikalinin söz konusu olması, insanlığı gelecekte başka boyutlarda tehdit edecektir. Bu yolda en önemli araç yine bütün dünyada kurulan sayısı yüz binleri geçen cep telefonu anten vericileridir.

TESLA DEPREMLERİ Mİ?

Nikola Tesla'nın, insanlığın yararına olduğunu savunduğu en önemli iddiası, önceden deprem yaratarak, kontrollü olarak daha büyük olası depremlerin enerjisini boşaltmaktı. Bu noktada, dünyada olmaması gereken yerlerde meydana gelmiş olan bazı depremlerin bu konuda yapılan çalışmalarla bir ilişkisi olup olmadığı sorusu akla gelmektedir. Bu bağlamda,

Deprem kuşağında olmayan Almanya, Hollanda, Belçika üçgeninde 13 Nisan'da meydana gelen deprem bir HAARP denemesini akla getirmektedir.

2001 Haziran'ında G-8 toplantısı yapılan İtalya'da toplantıyla aynı anda Etna Yanardağı faaliyete geçti.

Çin'in Tangşan bölgesinde, ABD'nin bağımsızlık ilanından tam 200 yıl sonra aynı ayda, meydana gelen depremde 250.000 kişi öldü.

1995'de Tokyo metrosundaki Sarin gazı terörünü yaratan Aum Şinrikyo Tarikatı'nın, geleceğe dönük ve kainatın sonunu getirecek felaket silahları üzerinde çalıştığı ve Tesla silahlarıyla da ilgilendikleri iddia edilmektedir. Aum'un lideri Şoko Aşahara'nın, 17 Ocak 1995'de meydana gelen Kobe depremini dokuz gün evvel tahmin etmiş olduğu iddia edilmektedir. Yine bu depremde şehrin bir kobay gibi kullanılıp, dünyanın içindeki enerjinin Tesla'nın elektromanyetik dalgalarıyla açığa çıkarıldığı da bu tarikat üyelerince söylenmişti.

28 Mayıs 1943'de Batı Avustralya'nın o güne kadar hiç deprem olmayan Leonora-Laverton bölgesinde 3.7 Richter ölçeğinde bir deprem oldu. Önce bunun bir meteorit çarpması sonucu oluştuğu düşünüldüyse de sonra böyle bir bulgu kanıtlanmadı. Görgü tanıkları depremden biraz sonra gökte iki saat kadar süren portakal ve gümüş rengi bir aydınlanmanın oluştuğunu söylediler. Sonradan, aniden bir elektrik düğmesine basılmış gibi bu ışık kayboldu. Depremin merkez üssünün hemen yakınında, bir süre evvel, bir kısım Aum tarikatı mensubunun bir çiftlik satın almaları ve bazı nükleer fizikçileri de buraya getirmiş olmaları acaba bir rastlantı mıydı sorusu bugün hala cevaplanabilmiş değil.

Yine Batı Avustralya'nın hiç deprem olmayan Güney Doğu Kum Çölü'nde, 1970'de 3 Richter ölçeğinde 173 civarında deprem oldu. Bu depremlerin hepsinin merkez üsleri birbirinden tam olarak 10'ar kilometre uzaklıkta ve her sekiz deprem hattı da 50-70 kilometre uzunluğundaydı. Bu durum 1995'e kadar 246 defa sürdü. Bunların Avustralya'nın denediği Elektromanyetik Dalga silahlarıyla oluştuğu iddia edilmektedir. Bütün bu ve benzeri depremlerin, Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Nikita Kruşçev'in bundan 40 yıl önce belirttiği, "Dünyamızın çok daha korkunç ve tahrip edici nitelikte silahlarla yüz yüze geleceği" söylemi ile ilgili midir diye sormadan edemiyoruz.

Yine 1943'de Nikola Tesla'nın ölümünden hemen sonra FBI tarafından el konulan ve "çok gizli" olarak nitelendirilip kilit altına alınan belgeler nedir, bunlardan kim yararlanıyor soruları da akılları meşgul etmeye devam ediyor.

30 Mayıs 2014 Cuma

Gizli Dv kameralı kol saatini sizler için inceledik..

Merhaba arkadaşlar bu cihazı iki gün önce aldım araştırdım ve hiçbir yerde bu saatler adına bir paylaşım yok birazdan sizlere tüm detaylarıyla birlikte bu cihazların özelliklerini artılarını eksilerini inceleyeceğiz.

Ayrıntılı Özellikler:
Cihazı şöyle bir tanıtalım günümüze uyarlanmış basit ve şık dizaynı ile normal bir saatden tamamen farksız kol saati.
Video , fotoğraf ve ses kayıt yapabiliyor üzerinde iki adet adet tuş ve birde mikrofon çıkışı mevcut.
içine özel olarak yerleştirilmiş bir çip ve dv kamera ile çekim yapıyor saatin en önemli özelliği video kaydından bağımsız olması. yani normal pilli saat ile kamera fonsiyonu ayrı olarak tasarlanmış kamera çipine birşey olsa dahi saat özelliği halen çalışır durumda.


• Video formatı: AVI
• Video Code: M-JPEG
• Video çözünürlüğü: 640x480
• Fotoğraf çözünürlüğü: 1280x960
• Video oynatım hızı: 30fps
• Bellek: 8GB (Dahili)
• Resim formatı: JPG
• Görüntü oranı: 4:3
• Pil kapasitesi: 280mAh
• Çalışma süresi: 115 dakika
• Gerilim Şarj: DC-5V
• Arayüz tipi: Mini 4Pin USB
• Depolama desteği: NAND flaş
• Pil tipi: Yüksek kapasiteli lityum polimer
• Desteklenen sistemler: Windows me/2000/xp/2003/vista; Linux ve üzeri


Paket içeriği:

• 1x Çok fonksiyonlu Kol Saati
• 1x USB kablosu
• 1x Kullanım kılavuzu














Bu cihazın +ları 

Açıkcası kalitesi bu kadar minik bir cihaz için harika diyelibilirim ama yanlış anlaşılmasın bazı arkadaşlara çok kötü gelebilir nedeni belki ellerinde profosyonel kameralar vardır ama benim bu cihazınb kalitesini beğenmemin tek sebebi bu cihazın çok minik oluşudur ani bir elektrikçi olarak bu kadar küçük cihazın böyle kalitede çekmesi çok güzel yani piyasada satılan samsung replika malzemelerin kameralarından daha iyi diyebilirim.
Ses kalitesi olduklça iyi ama profosyonel cihazlarla karşılaştırılmaz bile , dediğim gibi ses kalitesi beni tatmin etti ama sizleri ediyor mu bilemiyorum. Ayrıca ses kayıt olarak basit bir somun tasarlanmış üzerinde minik bir delik bulunan bu somunu çıkartıp takarak ses tonunu değiştirebilirsiniz aşağıda video , fotoğraf ve ses kaydını ekledim tamamen cihaz tarafından çekilmiş medialardır. Ses kayıt yaparken sizler için bu somunu ilk başlarda takılı iken ortalarında çıkardım ve en sonunda tekrar taktım. Buda +bir yön.
Ve bu cihazın en önemli yanı kullanımı kolay ve oldukça gizli olmasıdır öyleki bir kimseyi bu saat ile çektiğinizde kesinlikle anlamaz çünki çekim esnasında hiçbir ışık yanmamakta
Saatin en önemli özeliği de pilinin yüksek kapasitede olması yani saat 280 mah ve bu sebeple en az 2 3 saat kayıt yapabilirsiniz.
Satin içinde herhangi bir nandflash yok yaniğ yerleştirilmiş hafıza yok tamamen piyasada satılan microsd kart yerleştirilmiş fotoğraflarda da görülüyor zaten bu özelliği sayesinde cihazınız uzun süre suda kalsa bile hafızaya hiçbirşey olmaz.

Bu cihazın -leri.
Kesinlikle su geçirir öyle yada böyle cihazın altında bir lastik var ve usb giriş somunundada lastik var ama mikrofon somununda delik var.
Cihaz taşıma sırasında yada kullanım esnasında ses kayıdını yapan elektret mikrofonun kayması sonucu mkrofon cihazın içine kayıyor buda size su altında ses kaydı yapıyormuşsunuz gibi his veriyor.
Cihaz bana göre biraz kalın geldi ama gerekli bir kalınlılık değil.  Yani dahada küçükltme imkanları var.
Cihazın usb si piyasaki usb kablolarından tamamen farklı yapıdo o sebeple kaybetmeniz durumda saati şarj edemiyorsunuz.
Cihazın bahsediği gibi donanım olarak hd video kaydı yapmıyor yani yazılımsal olarak yapıyor ama kalite donanım olarak yazıldığı gibi değil buda demek oluyorki bilgisayar ortamında hd olarak açılan görüntünün sadece büyütülmüş 240*320px lik bir görüntü olduğunu görüyorsunuz. Fakat bu sadece video çekerken.
Saat de ilk ses kaydını yaparken açıkcası hayal kırıklığına uğradım, çünki sesi sanki su altında çekmişim gibi bir ton verdi ve sesler anlaşılmıyordu,sebebini cihazın içini açınca anladım mikrofon cihazın içine kaçmış yani saatin kenarında olması gerekirken içinde ortasında biryerde buda sesin boğuk çıkmasına neden oluyordu saati geri takarken mikrofonu yerine otuturdum ve üzerine silikon çektim şimdi daha iyi oldu.
Gizli kameralı kol saati nasıl çalışır. 

Saat elinize ilk geldiğinde nasıl çalıştığını anlayamıyorsunuz çünkü çekim esnasında hiçbir ışık yanmıyor. Peki bu saati nasıl çalıştırabiliriz ?
Üzerinde  kamera mod. tuşu ve on/off tuşu mevcut önce saatin on/off tuşuna basılı tutuyorsunuz o esnada kırmızı ve mavi ledler aynı anda 2 saniye yandıkdan sonra artık sürekli mavi yanmaya başlıyor bu esnada saatiniz açık ve hiçbir işlem yani kaydetme yapılmıyor bu esnada aynı tuşa bir kere basarsanız mevi led ışık yanıp söndükten sonra video kaydı başlıyor. video kaydını bitirmek için yine aynı tuşa basılı tutarsanız video duruyor ve saat kapanıyor.
Fotoğraf çekmek için yukarıdaki gibi cihazı açtıktan sonra yani mavi led ışık sürekli yanmaya devam ederken kamera mod tuşuna bir kere basarsanız bir görüntü alırsınız. Kamera mod tuşuna 2 saniye basılı tıtarsanız bu sefer kırmızı led yanıp sönecektir ve ses kaydı başlayacakdır aynı tuşa bir kere daha basarsanız kayıt duracaktır.
Fotoğraf kalitesi video kalitesi gibi değil o beni pek tatmin etmedi.

Saatin saatini ayarlama.
Saat elinize ulaştığında video saat ayarı tabiki aşağıdaki gibi farklı olacaktır aşağıdaki görüntüler 30.05.2014 tarihinde çekildi.
Öncelikle bilgisayarınıza saati bağladıktan sonra time.txt adı altında dosya olacaktır bu dosyayı nod defteri ile açıp düzenleyin ve saati bilgisayarınızdan çıkarın ve açıp kapatın saat ayarı değişecektir.


























görüntü tam anlamıyla kaliteyi yansıtmamakta


ses kaydını indir dinle..


26 Mayıs 2014 Pazartesi

Kondansatör nasıl çalışır ?

Kondansatör, iki iletken plaka arasına dielektrik malzeme yerleştirilmesi ile elde edilen temel elektrik ve elektronik devre elemanıdır. Reaktif güç kontrolü, elektrik yükü depolama gibi özellikleri olan kondansatörler nasıl çalışır? Ayrıntılar yazımızda.








Bu bölümde öncelikle kondansatörün tarihçesinden, kondansatör çeşitlerinden ve kapasite değerlerinin okunmasından bahsedeceğiz.
 
 
Şekil 1: Kondansatör Genel Yapısı

 

 

Kondansatörün Tarihçesi


Kondansatör 1745 yılında, elektrik yükünü depolama çalışmaları yapan Hollandalı fizikçiPieter van Musschenbroek tarafından icat edilmiştir. İlk kondansatör ise iç ve dış kısmı metal folyo ile kaplı, ipek yalıtkan iplerle asılmış, içi su dolu Leyden şişesidir. Bu yüzden, kapasite birimi olarak ilk zamanlarda jar (şişe) kullanılmıştır. 1 jar yaklaşık olarak 1 nanoFarad'a eşittir.
 

 
Şekil 2: İlk Kondansatör Leyden Şişesi

 



Kondansatör 'C' harfi ile sembolize edilir ve birimi Farad'dır. Piyasada sığaç, kapasitör gibi isimlerle de anılmaktadır ve özelliklerine göre birçok sınıflandırma yapılmaktadır. En çok kullanılan sınıflandırma yöntemi ise dielektrik maddeye göre sınıflandırmadır.
 
 

Yalıtkan Malzeme Türüne Göre Kondansatörler


İki iletken plaka arasındaki yalıtkan maddenin seçimindeki en önemli unsur, kondansatörün kullanılacağı devredeki gerilim ve frekans değeridir.

1) Mikalı kondansatörler: Yüksek gerilimli devrelerde kullanılır ve çalışma voltajları 100V-2500V aralığındadır.

2) Seramik kondansatörler: Kapasite değerleri çok küçüktür ve sıcaklık değişimlerinden çok kolay etkilenir. Enerji kayıpları azdır ve bu sayede yüksek frekanslı devrelerde kullanılabilirler.

3) SMD kondansatörler: Çok küçük elektronik devrelerde kullanılmaktadır.

4) Elektrolitik kondansatörler: sıvılı ve kuru tip olmak üzere iki çeşittir. Bu tip kondansatörlerde + ve – kutuplanma mevcuttur ve çalışma voltajlarının üstünde bir gerilime maruz kaldıklarında ısınıp patlayabilirler.

Ayrıca sıvılı tip kondansatörler sadece 
doğru akım devrelerinde kullanılabilmektedir. Elektrolitik kondansatörlerin piyasada en çok kullanılan çeşitleri alüminyum elektrolitik kondansatör ve tantalum elektrolitik kondansatördür.

Alüminyum elektrolitik kondansatörün, düşük sıcaklıklarda kapasite kaybı eğilimi vardır ve yüksek frekanslarda kullanılamaz.

Tantalum elektrolitik kondansatör, düşük sıcaklıklarda yüksek performans gösterir. Kaçak akımı fazladır.
 
 
Şekil 3: Kondansatör Çeşitlerinin Çalışma Gerilimleri ve Kapasite Değerleri

 

Kutuplarına Göre Kondansatörler


1) Kutupsuz kondansatörler: Kapasiteleri pikoFarad – mikroFarad aralığındadır ve üretim aşamasında kutuplanmıştır. Devreye bağlanma şekli önemli değildir. Seramik ve mika kondansatörler bu grupta yer alır.

2) Kutuplu kondansatörler: Üzerinde + ve – işaret bulunmaktadır. Devreye bağlanma şekli çok önemlidir ters bağlanmaları durumunda bu kondansatörler patlar. Değerlikleri pikoFarad’dan başlar ve çok yüksek değerlere kadar devam eder.
 

Şekil 4: Kutuplarına Göre Kondansatör Çeşitleri




 

Kapasite Değişimine Göre Kondansatörler


Kondansatörler, kapasite değerlerinin değişimine göre sabit değerlikli kondansatör veayarlanabilir kondansatör olmak üzere ikiye ayrılır.
 

 
Şekil 5 : Ayarlanabilir Kondansatörlerin Gösterimi


1) Sabit değerlikli kondansatörler: Üretim aşamasında belirlenen kapasite değerinde sonradan değişiklik yapmak mümkün değildir ve bu nedenle devrede daha sonra ince ayar yapma imkanı yoktur.

2) Ayarlanabilir kondansatörler: Plakaların uzaklaştırılıp yakınlaştırılması ile kapasite değerlerinde değişiklik yapmak mümkündür. Bu kondansatörler varyabltrimer ve varaktörolmak üzere üç çeşittir. Bunlar arasındaki fark ise plakaların hareket ettirilme yöntemidir.

 


Şekil 6: Dünden Bugüne Kondanstörler

 

Kondansatörlerin Kapasite Değerlerinin Belirlenmesi


Kullanıcı için kondansatördeki en önemli iki değer: kondansatör çalışma gerilimi ve kondansatör kapasite değeridir.

Bazı kondansatörlerin çalışma değerleri üzerinde yazılıdır. Çalışma değerleri yazılı olmayan kondansatörlerde ise rakam ve renk kodları kullanılmaktadır.

Rakam kodlu kondansatörlerde son rakam kadar sıfır, kendisinden önce gelen rakamlara eklenir ve bulunan değer pikoFarad'dır. Örneğin üzerinde 202 yazan bir kondansatörün kapasitesi 2000 pF olarak bulunur.

Eğer rakamlar arasında nokta kullanılmışsa kondansatör üzerinde yazan sayı kapasiteyi mikroFarad olarak verir. Yani kondansatör üzerinde 0.5 yazıyorsa bu kondansatörün kapasitesi 0.5 mikroFarad'dır.
Şekil 7: Rakam Kodlu Kondansatör

 
Özellikle tantulum ve seramik kondansatörlerde renk kodları kullanılmaktadır. Renk kodlamasında her renk bir rakama karşılık gelmektedir. Bu kodlamada 1. ve 2. renkler anlamlı sayı dizisini oluşturur ve bu renklerin karşılık geldiği rakamlar aynen yazılır. Üçüncü renk ise anlamlı ilk iki rakamın yanına kaç tane sıfır ekleneceğini gösterir. Dördüncü renk kondansatörün toleransını yüzde olarak belirtir.
 

Şekil 8: Kondansatör Renk Kodları


Bu bölümde kondansatörün tarihçesinden, kondansatör çeşitlerinden ve değerliklerinin okunmasından bahsettik. Daha sonraki bölümlerimizde kondansatörlerin doğru akım ve alternatif akım analizlerinden, kullanım alanlarından, imalat ve tasarımlarından bahsedeceğiz.

Günlük Hayatımızda Kondansatörler


Kondansatör, iki iletken plaka arasına yalıtkan bir malzeme konulması ile elde edilen devre elemanıdır. Aradaki yalıtkan maddenin görevi ise iletkenler arasında oluşabilecek istenmeyen sıçramaları engellemektir.
 

Resim 1: Kondansatörün İç Yapısı




 
Kondansatör devrelerde frekans ayarlamakyük depolamakdepoladığı enerjiyi hızlıca serbest bırakmak gibi çeşitli görevler üstlenebilir. Bu görevleri günlük hayatta kullandığımız cihazlardan örnek vererek açıklayalım.

Fotoğraf makineleri, kameralar, cep telefonlarındaki flaşlar ani ve çok kısa süreli olarak ışık verir. Bu cihazlarda kullanılan kondansatörler, depoladıkları enerjiyi pillerin aksine çok hızlı bir şekilde serbest bırakır. Bu özellikleri sayesinde kondansatörlerin flaş tipi uygulamalarda kullanımları çok yaygındır.


Resim 2: Fotoğraf Makinesindeki Flaş Uygulamasındaki Kondansatörler

 
Radyo dinlerken, başka bir radyo kanalına geçmek istediğimizde frekans değişimi yaparız. Bu uygulamalarda ise ayarlanabilir kondansatörler kullanılır. İlk bölümde bahsettiğimiz bu modelde iletken levhalar arasındaki uzaklık değişimi frekans değişimini sağlar.


 
Resim 3: Radyolarda Frekans Değiştirmek İle Görevli Kondansatörler

 
Laptop şarj cihazımızın fişini çektiğimizde adaptörün ışığı bir süre daha yanmaya devam eder. Işığın sönmesine kadar geçen süre kondansatörün boşalma süresidir.

 

Doğadaki Dev Kondansatörler: Yıldırımlar


Elektrik devrelerinde kullandığımız kondansatörler küçüktür fakat bazı durumlarda etkisi çok büyük olabilir. Yıldırımlar, doğadaki kondansatörlere en iyi örnek olarak gösterilebilir.
 

 
Resim 4: Doğadaki Dev Kondansatörler Yıldırımlar





Yıldırımlar, bulutlar ile yeryüzü arasında oluşan bir şimşek türüdür. Şimşek çakması esnasında yeryüzünde pozitif yükler birikir ve negatif yükler bulutların altında toplanır. Gerilimin artması ile yeryüzü ve bulut arasında aynı kondansatörün levhaları arasında olduğu gibi bir elektrik boşalması olur.

 

Kondansatörün Akım-Gerilim Değişimi


Kondansatörü güç kaynağınıa bağladığımızda akım tüm devre boyunca akar ve kondansatörün iletken plakalarında + ve –yük birikimi olur. Güç kaynağı devreden kaldırıldığında elektrik alan yok olmaz ve kondansatör elektrik enerjisi depolamış olur. Bu durum için beklenmedik bir olgu diyebiliriz. Aynı laptop şarj cihazı örneğinde olduğu gibi.
 

 
Resim 5: Kondansatör Ve Pil

 
Çalışma konusunda biraz daha ayrıntıya inerek kondansatörlerin doğru akım ve alternatif akım altındaki davranışlarından bahsedelim.

 
►Kondansatörün DC Kaynağa Bağlı Olması Durumu

Kondansatör DC kaynağa bağlandığında devreden logaritmik olarak azalan bir Ic akımı geçer. Bu durumda kondansatör üzerindeki Vc gerilimi artmaya başlar. Buna kondansatörün dolması denir. Kondansatör dolana kadar devreden sadece sızıntı akımı geçer.

Kondansatör dolduktan sonra Ic akımı artmaya,  Vc gerilimi azalmaya başlar ve bu duruma kondansatörün boşalması denir.


Resim 6: DC Kaynağa Bağlı Kondansatörün Dolup-Boşalma Grafiği


Kondansatör dolana kadar iletim, boşalana kadar ise yalıtımdaymış gibi davranır.

 
►Kondansatörün AC Kaynağa Bağlı Olması Durumu
 
Kondansatör AC kaynağa bağlandığı zaman, DC devrede açıklanan olayın iki yönlü olarak gerçekleştiği gözlemlenir. AC devrelerinde kondansatörler, akım akışına karşı engel olmaz ancak bir direnç gösterir. Bu dirence kapasitif reaktans denir ve Xc ile gösterilir.
 

Resim 7: AC Kaynağa Bağlı Kondansatörün Gerilim Değişimi İle Dolup-Boşalma Grafiği

 
Kondansatörler gerilime duyarlıdır ve gerilim grafiklerinde sıçramalar olmaz. Ancak akım grafiklerinde sıçramalar yaşanabilir.

Kondansatörlü devrelere müdahele ederken kondansatörün yüksüz olduğundan emin olunmalıdır. Aksi durumlarda çarpılma riski ortaya çıkabilmektedir.


Esp32 İle TV Tuner Radio Alıcısı

 Yıllar evvel aklıma gelen bir proje rf sinyallere olan merakım giderek artıyor ve şimdiki pcb üretimimde rf antenler konusuna bir tık daha ...